Şam’daki komşuları Ahmed Şara’yı anlattı

Esad diktatörlüğünün yıkılmasının akabinde kurulan yeni yönetimin lideri olan Ahmed Şara’nın eski komşuları ve tanıdıklarıyla görüştü.

Şam’daki Mezze Mahallesi’nde berberlik yapan Muhammed Arapoğlu, “Sayın Ahmed Şara, Suudi Arabistan’dan döndüğünde çocuktu. Hatırladığım kadarıyla 4. yahut 5. sınıf öğrencisiydi. İlkokulu Ömer bin Hattab Okulu’nda okudu, sonra Ömer bin Abdulaziz Okulu’na gitti. Şafii Mescidi’nde arkadaşlar edindi. Liseden mezun olunca Şara, üniversitede eğitim görmeye başladı lakin eğitimini tamamlamadı.” diye konuştu.

Arapoğlu, “Çocukken arkadaş canlısı, kibar ve nazikti. Az konuşurdu ve sakin bir yapıya sahipti. Ailesi cömertti ve âlâ bilinirdi. Babasının bir emlak ofisi, erkek kardeşinin ise süpermarketi vardı. Birkaç kardeşi var.” dedi.

Şara’yı televizyon ekranlarında görünce şaşırdığını lisana getiren Arapoğlu, “Bu konuma ulaşmasını beklemiyordum fakat maşallah tam bir başkan. Türkçede ‘kabadayı’ yani bizim lisanda ‘adam’ olan Şara, çok şükür varlığını ispat edip Şam’ı fethetti.” tabirlerini kullandı.

Arapoğlu, Şara’nın mahalleyi ziyaretine ait şunları kaydetti:

“Bizi bir anda ziyaret etti. Beşerler etrafında toplandı. Gelip bana samimice selam verdi, halimi, sıhhatimi, arkadaşlarını ve kardeşlerimi sordu. Çok naif biri. Zalimden kurtulduk, sevindik lakin Ahmed Şara’nın gelmesiyle de büyük sevinç yaşadık.”

“Komşuları onu çok severdi”

Muhammed Asfahani de Mezze’de Şara’nın konutunun bulunduğu sokakta 1996’dan bu yana market işlettiğini söyledi.

Asfahani, “Burada dükkan açma erdemine nail oldum. Burada Şafii Mescidi var, cami vazifelileri de çok uygun beşerler. Bunların başında Ebu el-Hayr Şükri Hocamız geliyor. Sayın Şeyh Ahmed (Şara) da onun öğrencisiydi.” dedi.

Şara’nın gençlik yıllarında umreye gitmek isteyen, maddi durumu düzgün olmayan bireyler için para toplayarak yardım ettiğini anlatan Asfahani, “Kime sorsanız size kimseyle sorun yaşamadığını ve kimseyi rahatsız etmediğini söyler. Komşuları onu çok severdi. Ben buna şahidim.” diye konuştu.

Asfahani, Şara’nın kültürlü ve eğitimli aileye mensup olduğunu kaydetti.

“Okumayı çok severdi, bilhassa tarih okumaya büyük ilgisi vardı”

1990’lı yıllarda Ahmed Şara’nın Kur’an-ı Kerim eğitimi gördüğü Şafii Mescidi’nin imamı Dr. Muhammed Ebu el-Hayr Şükri de “Sayın Ahmed Şara, sanırım 1997 yahut 1998’de erken yaşlarında bizim mescide gelerek Kur’an-ı Kerim eğitim aldı. Sanırım Kur’an-ı Kerim’in bir kısmını burada ezber etti, hadis eğitimi de aldı. Burada İslami ahlak eğitimi da aldı. Öğrencilerimize ahlakı, sevgiyi, ebeveynlere saygıyı, birlikte yaşamayı, şiddetten kaçınma üzere İslami bedelleri öğretiyoruz.” dedi.

Şükri, Şara’nın eğitim gördüğü yıllarda hafızasında kalanları şöyle anlattı:

“Uzun yıllar geçti ancak şunu söyleyebilirim, liderlik onun fıtratında vardı. Liderliği severdi. Arkadaşlarıyla buluştuğunda, örneğin futbol maçlarında, yüzme etkinliklerinde yahut seyahat çeşitlerinde onlara liderlik ederdi. Okumayı çok severdi, bilhassa tarih okumaya büyük ilgisi vardı. Eski ve çağdaş tarihi okurdu. Şam’da doğdu ve yetişti. Bu kenti çok severdi. Özgürlük ve onur için gayret ederdi.”

Şara’nın kendilerinden yaklaşık 4 yıl boyunca eğitim aldığını lisana getiren Şükri, “Şara’nın fıtratında zulme karşı durmak da var. Bu yüzden ülkesini bırakarak Irak’a gitti, oradaki halkı savunmak için.” dedi.

Şükri, Şara’nın Irak’a gittiğini sonradan arkadaşlarından öğrendiğini söz etti.

“Suriye’nin inşasında akıllı siyaset yürütüyor”

Şara’nın İdlib’de kaldığı mühlet boyunca hükümet ve bakanlıklar kurduğuna dikkati çeken Şükri, “(İdlib’de) Şara’nın devrimci anlayışından devlet anlayışına geçmesi çok değerliydi. Kendisinde bu özelliği gördüm. Dar dini görüşten sıyırılıp ümmet ve devlet anlayışına geçtiğini kendisinde gördüm.” dedi.

Ülkedeki toplumsal bedellerin gözetilmesinin değerine işaret eden Şükri, yeni idarenin ülkenin yalnızca bir bölümüne meyilli olmaması gerektiğinin altını çizdi.

Geride kalan yıllarda Şara ile direkt bağlantılarının olmadığını söyleyen Şükri, dolaylı yollarla irtibat kurduklarını anlattı.

Şükri, “Sayın Şara, düşünce olarak Şam Okulu diye bilinen ılımlılığa döndü. Bence Ahmed Şara, başarılı bir başkan. Okumaya ve bilime çok ehemmiyet verdiği için çok özellikli biri. Çok diplomatik biri, yeni Suriye’nin inşasında akıllı siyaset yürütüyor.” diye konuştu.

“Liderin yanında arkadaşları ve halkının olması lazım”

Şara’nın ülkeyi yönetebilecek güce sahip olup olmağı sorusu üzerine Şükri, “Ben daima şunu söylerim, yönetim tek bireyle olunmaz, bir önder ve beraberindekiler olmalı. Bir kumandan tek başına ülkeyi fethedemez, askerleri olmalı. Şayet bize ona dayanak olmazsak başarısız olur. Hz. Ömer’i yahut oburunu getir, şayet yanında kimse olmazsa başarısız olur. Başkanın yanında arkadaşları ve halkının olması lazım ve halkımızın Şara’nın etrafında toplandığını görüyoruz. Kendisinde liderlik vasıflar var, halkı ve alimler de yanında. Allah’ın müsaadesiyle başarılı olacak.” cevabını verdi.

“Onu ziyaret ettiğimde beni çok uygun karşıladı, alnımdan öptü”

Şam’da Şara ile görüşmesine de değinen Şükri, “Onu ziyaret ettiğimde beni çok yeterli karşıladı, Alnımdan öptü. “Yeni Suriye’yi nasıl inşa ederiz, toplumun tüm bölümlerini nasıl bir ortaya getiririz” diye konuştuk. Eski günleri andık lakin konuşmamız genelde gelecekle ilgili oldu. Suriye’nin geleceğini ele aldık.” sözlerini kullandı.

İleride sık sık görüşeceklerini umduğunu lisana getiren Şükri, “Ona nasihatimiz olursa ileteceğiz. Kusur görürsek bunu bildirmek bizim misyonumuz. Son ziyaretimizde de Şara’ya Suriye’nin inşası konusunda genel nasihatlerimizi ilettik.” diye konuştu.

Şükri, “Sayın Ahmed Şara, evvelden bizde öğrenciydi lakin bir başkan oldu. Onun müsaadeden gidiyoruz. O, bana bir hoca olarak hürmet gösteriyor, ben de onu bu ülkenin lideri olarak görüyorum. Biz yeni yönetimimizleyiz.” dedi.

“Herkes bu ülkenin kesimi ve tüm mezhepler bu ülkenin inşasında yer alacak”

Şükri, Şara ve beraberindekilerin ülkenin idaresini ağır bir yükle teslim aldıklarını anlattı.

“Ülke, yerle bir edilmiş, sıkıntı bir durumda.” diyen Şükri, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Çok vakte gereksinimimizin olduğunu düşünüyorum. Allah (Şara’ya) ona ve takımına yardım etsin. Rabb’im onları bu ülkeyi yine inşa etmede muvaffak eylesin. Yeni gelenler yeni umutlarla geldi, birkaç ayda farkı göreceksiniz.

Hristiyanlar, ülkemizde hiçbir vakit eziyet görmedi. Evvelden kilise ve cami karşı karşıyaydı. Din adamları birbirilerini ziyaret ederdi. Alevi toplumu da bizim ülkemizin evlatları, kardeşlerimizdir. Rejim, onları çok makus kullandı. Biz, eli kana bulanmışlarla sıradan insanları başka tuttuk. Herkes bu ülkenin kesimi ve tüm mezhepler bu ülkenin inşasında yer alacak. İster Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Arap, Kürt yahut Türkmen olsunlar, hepsi bu ülkenin evladı. İnşallah herkes hakkını alacak. Hepimiz birliğiz.”

AA