İlahiyatçı Abdülaziz Bayındır, reaksiyon çeken yorumunda şu tabirleri kullandı: “Sünnet de Musevilere farz olan bir misyondur. Mesela Tevrat’ta şöyle bir şey var. İbrahim aleyhisselam Allah’ın buyruğuna uyarak 99 yaşındayken 13 yaşındaki oğlu İsmail ile birlikte tıpkı günde sünnet olmuştur… Allah-u Teala rastgele bir mevzuda Tevrat’ta bir karar koymuşsa Kur’an-ı Kerim onu ya aynısıyla alır ya da güzeliyle alır. Aynısıyla almamış, Kur’an-ı Kerim’de sünnetle ilgili bir karar yok. O vakit o denli bir karar yoksa güzeliyle almış sayılır ve bizden sünnet kararını kaldırmıştır. Sünnetle ilgili rivayet de ‘Muhammed aleyhisselam vaktinde sünnet olanlar vardır’ falan biçiminde, Ebu Hureyre tarafından gelmiştir. Onun hakkında da çok bu türlü zihin karıştırıcı kelamlar vardır. Ebu Hureyre 7’nci senede Müslüman olmuş bir kişidir. Sünnet diye bir şey varsa 7’nci senede Müslüman olmuş bir kişi mi bunu rivayet etmiş olacak? Münasebetiyle Kur’an’ın koyduğu prensiplere nazaran İslam’da sünnet diye bir şey yoktur.”